hükümeti eleştirmek suç mudur

bir sorudur. elimizden geldiğince dilimizi tutup konuşmamaya çalışıyoruz,doluyoruz,patlayacak yer arayıp içimize atıyoruz. artık dayanamaz oldum açtım telefonu anlatıyorum,konuşuyorum kardeşimle. eleştirdik olanlardan hoşnutsuzluğumuzu konuştuk ama lanet olsun kafama gelen şu aptal soru yüzünden; "acaba bu konuşmalar için bizi de suçsuz yere içeri atarlar mı?" sürekli duraksadım. konuşamadım yemedi. daha doğrusu konuştum konuştum ama korka korka. gidip bir suç işlemedim olan olaylardan duyduğum hoşnutsuzluğu anlattım artık sinirden ağlamaya başladım dayanamaz oldum çünkü. o kadar alakasız işler yapıldı ki konuşma hakkım bile elimden alındı. ya ben kendimi anlatamadıktan, olayları eksileriyle artılarıyla tartışamadıktan sonra ne anladım bu ülkede yaşamanın güzelliğini. içim kan ağlıyor ya dayanamıyorum, öyle bir koyuyor ki. sessiz sessiz herkesin öylece beklemesi, bilgilenememesi çok koyuyor. birçok yazı okudum suç değil deniyor, fenomenler bile birçok yazı paylaşıyor. ama biz bu haksız olayları yemiş insanlar olarak korkuyoruz. kafada oluşan soru şu; "hep konuşanlara bir şey olmuyor da neden hep mağdurlar, neden hep biz?" anlamıyorum, anlayamıyorum. her şehit haberinde bir kez daha yıkılıyorum, ölüyorum. görmüyorlar, görülmüyoruz.

(#1108811) bu durumu alevi çok güzel açıklamıştı. tekrar tekrar anlatmaya gerek yok. anlaşılmayacak bir şey de yok. olay bu kadar basit.

herşey bir neden sonuç ilişkisine bağlıdır. nedensiz yere oluyormuş gibi olanlar dahi. bu durumda gayet tabi bu hak ki eleştiri insanın bu gibi ( siyasi amaçlarla ölen yüzlerce canımız) durumlarda allahına kadar hakkıdır. söz konusu durumlara ki yine bu durumların ardı arkası kesilmemekte ise sorumlusu kimse allahına kadar eleştirilmelidir. sorumluları yüzlerce kez belli olan durumlarda susmak yiğitliğe aykırıdır. açıkça söylüyorum korkaklık, acizliktir. kötülüklere ses çıkartmayan dilsiz şeytandır. tabi küfür ve hakaret içermemek kaydıyla. gerçi canı yanınca, gözü dönünce insan babasını tanımaz. işte.

suç değildir lakin bir ölçü vardır ahlaksızlıktan kaçınmak gerekir. şöyle bir kafa var ki şahit oldum emniyetevler metrosuna binerken kadının ayakkabısı mazgala takıldı ve ben böyle belediyenin de işçininde ..... zaten çomar belediyesinden ne beklenir ki gibi bir söylemde bulundu. şimdi bu kadının diğerinden ne farkı var ?

iktidar-muhalif kavgasına dönüştürecek durumlardan kaçınmak gerek içeride tüm herkesle dibine kadar eleştir tartış sorun yok.yabancılar işin içine girerse hop orada kal size ne oluyor demeyi de bilmeliyiz.

az önce twitter profilime girdim.geçen iki hafta içinde önce (bkz: 10 aralık 2016 istanbul patlaması) bir hafta sonra (bkz: 17 aralık 2016 kayseri patlaması) iki gün sonra (bkz: 19 aralık 2016 rus büyükelçisi suikasti) dün ise (bkz:22 aralık 2016 ışıd'in iki askerimizi şehit etmesi) hakkında paylaşımlar yapmışım. ciğerim yanıyor benim.sizce de çok değil mi? fazla değil mi bu kadarı?kendini bu olaylardan sorumlu hissedenler gerekeni yapmalıdır.oturdukları koltuk, sahip oldukları makam bunu gerektirir çünkü.peki kim bu sorumlular? ben bilmiyorum. sakalını siktiklerime hesap sorucak bir tane insan evladı yok mu? merak etmeyin ama, isimleri bir yerlere verilir şehitlerimizin. unuturuz biz de. unutmadığımız şey mi(!). (bkz: çuval olayı) (bkz: 4 temmuz 2003) yine de bu ülkede bu iktidarı eleştirmek suçtur.susmanız gerekir.

(bkz: sen eşek olduktan sonra semer vuran çok olur) semer sevenler için suçtur, vatan hainliğidir. benim içinse bir gerekliliktir. şu an ülkenin dış ve iç politikasından hükümet sorumlu ve ülkenin anasını sikmekte. millet olarak onlara bir yetki verdik, birkaç yıl bu yetkiyi çok güzel kullandılar, sonra sapıttılar. o yüzden millet olarak boka batmış durumdayız ve bunun sorumlusu tamamen hükümettir. ben devletimi seven bir birey olarak ülkemizin bu halde olmasından memnun değilim. hükümetin devleti dünya devletleri önünde komik duruma düşürdüğünü, zayıflattığını, itibarını zedelediğini düşünüyorum. önce devlet arkadaş, önce hükümet değil.

hükümeti eleştirmek tabi ki de suç değil. onların yaptığı hatalar eleştirilecek elbette seviyeli bir şekilde. ama hükumete muhalif olanları hükümeti eleştirenleri vatan haini ilan etmek işte asıl konuşulması gereken şey budur

bir yerde yanlış varsa da doğru varsa da durumun farkında olabilmek için bu söylenir. objektif olabilmesi için oldukça gerçekçi davranılması gereken bir iştir. fakat günümüzde eleştiri her güzel ve yararlı şey gibi insan çıkarlarına alet olmuş bir oyuncak haline gelmiş durumda. maalesef.

eleştirmek tabii ki suç değildir ama eleştiri boyutunu aşıp hakarete dönüşmemeli. yapılacağı yer ve zamanın uygun olması da eleştirinizin kalitesini arttırır.

tabe len (bkz: sikerler kamil, hepimizi sikerler) şaka bir yana, bizi şu soruya cevap arayacak hale getirenler utansın :(

türk ceza kanunu 301. madde: " - türklüğü, cumhuriyeti veya türkiye büyük millet meclisini alenen aşağilayan kişi.... - türkiye cumhuriyeti hükümetini, devletin yargı organlarını, askeri veya emniyet teşkilatını alenen aşağilayan kişi.. - türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir türk vatandaşı tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza...... artirilir. - eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz." 5237 sayılı yasa girmeden önce yürürlükte bulunan mülga 765 sayılı türk ceza kanunu" nun 03.08.2002 tarihin ve 4771 sayılı yasa ile değişik 159. maddesi de benzer bir düzenleme içermekteydi: 159. madde; " - türklüğü, cumhuriyeti, büyük millet meclisini, hükümetin manevei şahsiyetini, bakanlıkları, devletin askeri veya emniyet muhafaza kuvvetlerini veya adliyenin manevi şahsiyetini alenen tahki̇r ve tezyi̇f edenler.. - türkiye cumhuriyeti kanunlarına veya büyük millet meclisi kararlarına alenen sövenler.... - türklüğü tahkir yabancı bir memlekette bir türk tarafından işlenirse verilecek ceza..... artirilir. - tahki̇r, tezyi̇f ve sövme kasti bulunmaksizin sadece eleşti̇rmek maksadiyla yapilan düşünce açiklamalari cezayi gerekti̇rmez. gerek 301 ve gerekse 159. madde, öze ilişkin olarak aynı hukuki korumayı sağlamakta ve aynı menfaati koruma altına almaktadırlar.gerçekte, anılan hüküm menşe i bakımından 1889 tarihli i̇talyan zanardellli yasası’nın ( devrin adalet bakanı nın ismiyle anılmaktadır ) 123. maddesinin yansımasıdır

sınırlar aşılmadıkça suç değildir

" herkes benim düşünceme katılırsa, yanılmış olmaktan korkarım." oscar wi̇lde eleşttiri her zaman iyidir, sınırlı hallerle kalmak kaydıyla.

normal şartlar altında düşünce ve fikir özgürlüğümüz olduğu için değildir ancak 2018 türkiye'sinde hükümeti bırak eleştirmek, ağzından çıkan tek kelime ile alıkoyuluyorsun. ben artık eleştirmeyi bıraktım, yoruldum. anlayan yok, tepki gösteren yok, katılan yok, birlik olan yok, ses çıkartan yok, direnen yok. nasıl olsun ki ? diyorum ya eleştirmek bile suç amk yerinde. ama olsun ya ülkedeki herkesin ağzı açlıktan kokarken yine en iyi bildiğimiz şeyi yaparız. bir makarna bir kömüre fikrimizi, hür irademizi ve en önemlisi geleceğimizi satarız. beni sırf muhalefet kimlikli biri olarak görmeyin, yanlışa yanlış gözüyle bakıyorum sadece. ve ülkede ciddi anlamda ters giden bir şeyler var. eleştirmek istiyorum çünkü ben de bu siktiğimin ülkesinde yaşıyorum.

avrupa insan hakları sözleşmesi'nin 10. maddesinde ifade edildiği gibi; "herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. bu hak, kamu makamları tarafından müdahale edilmeksizin ve ulusal sınırlar dikkate alınmaksızın, görüş sahibi olma, bilgi ve düşünceleri edinme ve yayma özgürlüğünü içerir." - link görüldüğü gibi kağıt üzerinde suç olmayandır. ve ne yazık ki zaman zaman bu ülkenin kırmızı çizgisi olan birtakım konuları yermek için "kılıf" olarak kullanılan haktır. pkk yandaşlarının "eleştiri" kamuflajına soktukları "nefret söylemleri" buna örnek verilebilir. şöyle de bir durum var ki; bu hakka gösterilen hoşgörü dönemden döneme değişiklik gösterir. kimisi en ufak muhalif eleştiriyi direkt suç sayar. kimisi suç saymaz ama ayıplar. bazısı hiç iplemez, bazısı ötekileştirecek kadar çok ipler. bazısı da oturur sahiden adam gibi dinler. neyse. konuya dair esas değinmek istediklerime gelirsek; günümüzde "eleştiri" olarak adlandırılan bazı sözlerden cidden haz etmiyorum. yıllardır dillere pelesenk ola ola erken yaşlanmış, ilk başlarda nitelikli olmasına rağmen günümüzde tam tersi olan ve ilk olarak kim tarafından dile getirildiği bile belli olmayan anonim bir kelamı bugün ilk defa söylermişcesine dile getirmek "bence" eleştiri değil. çünkü benim gözümde o şeyin tarihi geçmiş bir ağrı kesiciden farkı yok. kalmamış işte işlevi falan. üstünüzde ağrı kesici taşıyan düşünceli biri olarak gözükmek için yanınızda bulundurmayı o dede yadigarı şeyi. mümkünse toprağa gömün, bırakın huzur içinde uyusun hsjahsajh devri geçmiş gitmiş ilaç. çok lazımsa buyur üretimi şahsına ait yeni ilaçlar üret.. ayrıntı: (#2240563) yıl olmuş 2018.. ve yeri gelince hala daha absürt tablolara şahit oluyoruz. emsal olarak; mevcut hükümeti eleştirmek için hala daha kömür, makarna vs. üzerinden hükümeti ve yanlılarını tiye alan var. ee ulan 15 sene önce de aynı şeyi yapıyordunuz? eleştirdiğiniz adam sürekli kendini geliştirdi, girdiği her seçimi kazandı. önce başbakan, sonra cumhurbaşkanı, sonra da tümden sistem değişikliğine gidip ülkenin ilk başkanı oldu. sizdeki değişim ne? makarna yerine kek mi diyorsunuz artık hsjashajha ne geldiyse başımıza bu niteliksizten geldi zaten. muhalif kesim için konuşuyorum; çok değil bak, şu adamın yaptığı öz eleştirinin çeyreğini kendi seçmeni yapsa zamanla şuur seviyesi vallahi billahi yükselir. verdiği röportaja dikkat; (#2251831) daha birkaç ay önce burada türban üzerinden tartışanlar vardı lan. bakıyorsun tartışmaya katılan tüm taraflara. hepsinde ne oran var, ne orantı.. (bkz: nerden baksan tutarsızlık nerden baksan ahmakça) aslında entry burada bitmişti. ama şu son dediğim türban olayının entrysini de buraya iliştirmek istedim. bulması biraz zaman aldı ama sonucuna değdi nihayetinde. - (#2181241) ve bir üstte verdiğim türban entrysiyle alakalı görüşlerim; (#2181360) not: payydooss!!